BAĞLAMA YAPIMI
Probleminiz Varsa:
İyi bir enstrüman yapmaya çalışırken işin baştan planlanması gerekiyor... Öncelikle tekne yapımında kullanılacak ağacın cinsinin belirlenmesi gerekiyor...Hangi ağaç cinslerinin hangi sesleri yansıttığı bilimsel olarak (Bizler için:)) bilinmese de deneme yanılma yöntemleriyle belirlenmiş bulunuyor. Bu sadece Bağlama için geçerli. Batılılar için bu yönde bir problem artık bulunmuyor. Ağaçların cinslerine göre sertlik dereceleri, bükülme oranları, kırılganlıkları, yansıtma, esneme, direnç vs. biliniyor. Bağlama yapımında da bu bilgileri kullanan ustalar olduğunu biliyoruz. Ancak çok değil. Ben de elimden geldiğince bu bilgilerden yararlanmaya çalışıyorum.
Teknede kullanılacak ağaç seçildikten sonra Klavyede kullanılacak ağacın seçimi geliyor. Az lifli, tellerin uygulayacağı basıncı kaldırabilecek dayanıklılıkta ağaçların seçilmesi gerekiyor. Ben Batılı yapımcıların Gitarlarda kullandıkları şekilde altta Akçaağaç üzeri Pelesenk veya Abanoz presli klavye kullanıyorum. Sonraki aşamada ise ses tahtasının seçimi geliyor... Bunda da dayanıklı ve uzun ömürlü olması açısından genellikle Ladin kullanıyorum... Değişik ağaçlar kullandığım da oluyor. Genel tercihim Ladin ve Sedir şeklinde oluyor.
Sonrasında hangi sertlik veya yumuşaklıkla bir tını elde edilmek isteniyorsa ona göre ağaçların işlenmesi gerekiyor... Bağlama ustası Kemal Eroğlu'nun dediği gibi kullanılacak ağaçların birbirlerini sevmeleri gerekiyor. Kaba hatlarıyla bağlama ortaya çıktıktan sonra ince işçiliğe sıra geliyor ki, bu da ayrıca bir titizlik gerektiriyor. Yapılan en küçük bir hata cilanın altından kendini olanca çıplaklığıyla gösteriyor. Bu da sonuçta (benim açımdan) ciddi bir moral bozukluğu yaratıyor... Bunun olmaması için konsantre olmak gerekiyor. Konsantre olamadığım zamanlarda çalışmayı bırakıyorum.
BASİT HATALARIN BAĞLAMAYA ETKİLERİ
Bu zamana kadar tamir ve bakımını yaptığım ve tamamı Türkiye üretimi olan bağlamalarda gördüğüm teknik hataların bir analizini de yaparak kullanıcılara yardımcı olmaya çalışayım. Çok sayıda bağlama tamir için geldi. İçlerinde büyük paralara alınmış, çok meşhur ustaların yaptıkları da vardı. Türkiye üretimi bağlamaların en büyük özelliği dışta kullanılan süslemelerin albenisidir. Gerçekten de çok temiz ve göze hitapeden bağlamalar üretiliyor... Bağlamanın göze hitapetmesini yadırgamamak gerekiyor. Temiz işçilik benim için de önemli, ancak kulağa hitap eden kısmı ile kullanım kolaylığı daha da önemli... Burada küçük bir ayrıntı da var. Bağlamanın ham halinde ne kadar çok hata varsa üzerine o kadar çok süsleme (kaplama) yapıştırılıyor...İnsanların çöpe atmak istediği şekil ve görünüm itibariyle hatalı eski bağlamalardan o kadar güzel tınılar elde ediliyor ki...Anlatmak zor... Atölyede aylarca duvarda asılı duran ve özellikle gençlerin eline dahi almadığı kötü görünümlü eski oyma Gürgen bağlamayı ancak profesyoneller değerlendirebiliyor... Bağlama ustası Okan Murat Öztürk böyle bir bağlamayı Türkiye ye götürdü.. Çok kötü bir işçiliği vardı... Ancak tını çok özeldi.
Bağlama yapımcılarının yüzde doksanı bir başkasının yaptığını kopya ederek çalışıyor. Bu kanıya varmamdaki neden ise şöyle: Birisi görünüm açısından göze daha estetik gelen bir şey yapıyor. Ancak bu kullanımda veya sesi yansıtmada çok ciddi bir hata. Görüyoruz ki aynı hata yıllar sonra hala tekrar ediliyor. Basit örnekler:
Ses Tahtasının (Gögüs) kenarına ince bir şerit cizgi yapılıyor. Bu bazen iki üç renkli veya plastikten de olabiliyor. Yaprak veya dilimli denilen bağlamaların tekne kalınlığında ise bir standart yok. Tamir ettiklerim içinde 1,5 mm den 6 mm ye kadar et kalınlığı olanlarını gördüm. Eski oymalarda ise et kalınlığında sınır yok bazı bölgelerinde kalınlık 1 cm ye kadar çıkabiliyor.
Ortalama olarak teknenin et kalınlığını 4 mm alalım. Kenarına çekilen çıtanın kalınlığı da 2 ile 3mm arasında değişiyor. Bu durumda ses tahtası teknenin üzerine ancak 1 mm veya 2 mm kadar oturuyor. Bu durumda araya giren çıta tekneden gelen sesin yansımasını engelliyor. Bu rurumda da ses geliyor tabi... hatta çok iyi ses verenler de var. Ancak bu o tekneden elde edilmesi gereken doğal ses değil. Aradaki ikinci bir ağaç cinsinden dolayı gerçek ses yansıtılmıyor. İki sevgilinin arasındaki yabancı varlık gibi. Diğer bir dezavantaj da ses tahtasının tekneye tam oturmamasından dolayı basınç gövdeye eşit bir şekilde yansımıyor. Tellerin uyguladığu basıncın eşit yansımamasından dolayı ses de dalgalanmalar veya arada ses geçmemesi gibi pozisyonlar da olabilir. Daha da kötüsü en küçük bir darbede ses tahtası bir kaç yerinden çatlayıp içine göçebiliyor.. Bu gibi çok sayıda örnek gördüm.
Sesi de bir elektirik akımı gibi düşünebiliriz. Aradaki bir yabancı madde akımı kesebiliyor veya az geçirebiliyor.
İkinci örnek: Burgular geriye doğru eğik olarak takılıyor. Yandan bakınca bu daha estetik görünüyor.. Ancak bu tür bağlamaları kullananlar bilirler ki bu kullanıcıya yapılan en büyük kötülüklerden birisidir. Burgu dönüş yönüne uygun olarak teli deliğin içine doğru çeker. Bir kaç bükmeden sonra ise burgu kendini dışarıya atar. Bu her akort da tekrarlanır ki bundan daha sinir bozucu bir şey olamaz... Yapımcılar hala bu tür hatalı bağlamaları üretmeye ve satmaya devam ediyorlar...
Tel Yüksekliği: Tellerin gövdeye ve klavyeye olan yüksekliğinin de iyi ayarlanması gerekiyor. Henüz standardı olmayan bağlamada ideal eşik yüksekliği 5 mm veya 5,5 mm olarak kabul ediliyor. Tellerin gövdeye yakınlaşmasıyla kullanımda ve tezene hareketinde büyük kolaylıklar sağlandığı gibi akort ederken daha ince seslere çıkmak da olanaklı hale geliyor. Yani iyi ayarlanmış bir eşikle bir bağlama iki ses daha fazla akort kaldırabiliyor..
Bunun yanısıra alt ve üst eşiklerin tam oturması ve tel çizgilerinin temiz kesilmesi gerekir. Üst eşik hala geleneksel olarak açılan yuvaya çakılıyor. Eşiğin tam oturmamasından kaynaklı bir veya daha fazla telde sesler pürüzlü gelebiliyor. Alt eşik içinde aynı şey geçerli... Eşiğin gövdeye tam oturması gerekiyor..Eşiklerde kullanılan malzemelerin cinsi de ses üzerinde etkili oluyor. Sadece eşikleri değiştirerek sesi bir miktar etkilemek (parlak, pes, yumuşak vs.) mümkün.
Bağlamanın sesi üzerinde etkisi olan ciddi hatalardan birisi de Cila. Sevindirici bir gelişme son yıllarda Nitrolack, Schellack gibi cilalar kullanılmaya başlandı... Ancak büyük çoğunluk hala Polyester kullanmaya devam ediyor. Polyester bir mobilya cilası. Bazı bağlamalarda 2mm kalınlığında olanını gördüm. Avrupada artık mobilyalarda da kullanılmıyor. Polyester kalınlığından dolayı sesi dışarıya tam olarak yansıtmıyor. Benim iddiam değişik ağaçlardan yapılmış, hepsi aynı kalınlıkta cilalanmış 10 ayrı bağlamanın ses özellikleri birbirine yakındır. Çünkü öncelikle Polyester sesi verir. Polyester kalın ve sert olduğundan dolayı kolay çizilmiyor. Bizim kullandığımız cilalar ise bağlama kullanımında özen gerektiriyor... Bağlamayı vurmalı çalgı gibi kullananlara Polyester cilayı tavsiye ediyorum.
Burgularda kullanılan ağacın cinsi de kullanım kolaylığını birlikte getirir. Son yıllarda tamamen yanlış gelişen bir moda var ki bu da Abanoz burgu modasıdır.. Klavyede kullanılan ağacın cinsine göre burgu kullanılmalıdır. Yakın sertliklerde iki ağaç cinsinin iyi sonuç vermediğini rahatlıkla söyleyebilirim. Benim tercihim Pelesenk (palisander) yönünde oluyor. Abanoz kullandıklarım da oluyor. Burguların, burgu için üretilmiş aletlerle alıştırılarak takılması ve yumuşatıcılarla desteklenmesi kullanırken kolaylıklar sağlar.
İYİ BAĞLAMA NEYE DENİR?
Bu tartışılan bir konudur... Kimileri üreticiye ödedikleri paranın büyüklüğüne göre bağlamasının iyi olduğuna karar verir. Kimileri yapımcının meşhurluğuna göre bağlamasının iyiliğine karar verir. Kimileri teknedeki ağacın özelliğine, burgusuna, cilasına göre karar verir... Bu seçenekleri arttırmak mümkün.
Tabi en güzeli de meşhur sanatçıların bağlamalarına sahip olanlar...Bu konuda çok örneğe sahibim. Özellikle Avrupa da yarı meşhur diyebileceğimiz sanatçı kırıntıları bu işlerden iyi paralar kazanıyorlar. En bilinen örneği ise Arif Sağ'dır. Piyasada binlerce Arif Sağ bağlaması vardır. Tabi aynı adam Arif Sağ'ın ona hediye ettiği onlarca bağlamayı da satabilmekte... Ne diyelim alanların saflığıdır. Arif Sağ'ın hediye ettiği bir bağlama neden satılır ki? Hem hediye satılır mı? Ama satılıyor... Ne yapalım Euro tatlı.
Türkiye'de yılda yaklaşık olarak 2,5 milyon bağlama üretildiği söyleniyor. Bu büyük bir rakam. Ancak bağlama yapımcılığının ve bağlamanın henüz standartları oturmadı. Basit örneği 50 adet bağlamanın ellisinde ayrı ölçüleri ve ayrı perde yerlerini görmek mümkün oluyor. Türkide de iyi paralara bağlamalar satılıyor. İnsanların emeklerinin karşılığını almasını her zaman savundum. Hele özel şeyler üretenlerin... Ancak burda durum tamamen farklı.. Türkiye de kendisi bağlama üreten usta sayısı çok azaldı... Öncelikle çıraklar bağlama üretiyor. Usta da eline alıp şöyle bir bakıyor sanırım. Çünkü çok ciddi ustalardan gelmiş ciddi üretim hatalarına sahip, buna rağmende iyi paralara satılmış bağlamalar gördüm.
Kendisi emeğini koyarak ciddi şekilde çalışarak bağlama üretenlerin emeklerini de pazarlık etmeden ödeyin lütfen diyorum. Burda en önemli Pazar tabi Türkiye�de (Alamancılar) olarak tabir edilen Avrupada yaşayanlar. Onlarda para çok olduğu için kolay ödüyorlar. Alamancıların izin mevsiminde klavyede kullanılacak ağaçları ekmek fırınlarında kurutup takan yapımcılar olduğu da bir gerçek. Tabi ordan gelen bir bağlama Avrupa da bir yılda problem çıkarmaya başlıyor... Çünkü iyi değerlendirilmemiş ağaçlarda iklim değişikliğinden dolayı kolay sapmalar oluşuyor. En basiti Sap dönmesi denilen olaydır.
Bir de modaya uygun iyi bağlamalar var. Bunlar bazı Meşhurların tamamen para kazanmaya yönelik reklamlarından ibaret şeyler. Gitar burgulu bağlamada olduğu gibi... Yeni üretilen bir bağlama denenmeden piyasaya sürüldüğünde beraberinde getireceği problemler de ancak kullanım sırasında anlaşılabilir. Gitar burguları klavyeye fazladan bir ağırlık veriyor ki bu kullanım sırasında sıkıntı verici bir durum. Tabi reklam amaçlı TV ye çıkıp bir saatlik bir sıkıntıya da katlanılıyor. Çünkü meşhur birinde görüldükten sonra insanlar satın almak için sıraya giriyor. Bir süre sonra da duvara asılıyor... Şimdilerde de birbirine yapıştırılmış iki bağlama modası başladı.. Ben, bana gelen bu türde bağlama isteklerini reddediyorum. Değişik bağlama çalmak isteyen iki bağlamayla da sahneye çıkabilir. Nitekim çıkıyorlar da.
Gelelim iyi bağlama neye denir sorusuna:
En iyi bağlama benimki diye bir yaklaşım yanlıştır. Enstrüman, kullanıcısına kendisini rahat kullanma olanağı veriyorsa, kullanıcısıyla arasında bir iletişim kurabiliyorsa, kullanıcının kendisini ifade etmesine olanak sağlıyorsa yani kullanıcı enstrümanında kendini ifade edebiliyorsa (teknik hariç) o enstrüman İYİDİR.
İki insanın birbirini severek evlenmesi gibi bir durum sözkonusu. Arada anlaşmazlıklar çıktığında da medeni bir şekilde ayrılmak (yeni bir bağlama edinmek) veya birlikteliği sürdürebilmek için dışardan yardım aramak gibi yollarla (bağlamaya tamir veya bakım yaptırmak) iyi bir birlikteliği sürdürmek sözkonusu.
Teknik olarak da temiz işçiliğe sahip, kulağı tırmalamayan sesleri yansıtan, kullanımda zorluklar çıkarmayan, her altı ayda bir tamir istemeyen (masrafsız) uzun yıllar dayanabilecek bağlamaya ben iyi bağlama diyorum. Tabi bazen bu özelliklerin hepsini bir arada bulmak mümkün olmayabiliyor. O zaman da bir miktar fedakarlık yaparak birlikteliği sürdürmek gerekiyor.
Bağlama alırken yapmanız gereken tek şey: Bağlamanın bütün tellerini akort aletine göre akortlayın. Sonra çalın. Değişik pozisyonlarda sesler temizse, perdeler de kayma olmuyorsa alabilirsiniz. Aksi takdirde yapımcıdan düzeltmesini isteyebilirsiniz. Eşik, perde ayarlarının yeniden yapılması gerekiyor demektir.
BAĞLAMANIN BAKIMI
Bütün enstrümanlar özel bakım isterler. Biz henüz o düzeyde değiliz ama batılılar enstrüman kutularının içine özel nemlendiriciler koymayı bile ihmal etmiyorlar.
Gelelim bağlamanın bakımına.
Kullanım sonrasında hafif nemlendirilmiş bir mendil ile bağlamayı silmek gerekiyor. Teller üzerinde oluşan oksitlenmeyi gidermek için de en ideali bulaşık sıngerinin sert tarafıyla hafifçe silmek. Bu seslerin de temiz gelmesini sağlar. Her bağlamaya her kalınlıkta tel takılmaz. Bağlamanın özelliğine göre telleri seçmek gerekiyor. Bunun için bilenlere mutlaka danışın. Uygun tel kombinasyonlarıyla ses niteliklerinin değiştiğini göreceksiniz.
Evinizde enstürüman için doğrudan güneş almayan ısıtıcılara uzak, nem olmayan, cereyan ulaşmayan bir köşe seçmelisiniz. Kışın kalorifer veya soba yanıyorsa odaya bir kapla su koymak ve ıslak havlu asmak iyi bir yöntemdir. Yazında aynı yöntemler kullanılabilir.
Enstrümanın ses tahtası kirlenmişse bunu gidermek için Alkol, Aseton, zımpara vs. kullanmayın. İlk ikisi cilaya zarar verebilir. Zımpara ise ses niteliğini değiştirir.
Enstrümanınızı çaldıktan sonra kılıfına koyarak yerine kaldırın.
Enstrüman çalarken onu dövmeyin, ona işkence etmeyin. Siz ne kadar çok ona vurursanız onun sesi de o kadar kötüleşir. Onu okşayarak, sesleri tam vermesini sağlayarak çalın. İlla vurarak, döverek çalmak istiyorsanız vurmalı çalgılara geçin.
LÜTFEN BAĞLAMALARI ÇALARKEN DÖVMEYİN. HASSAS ALETLERDİR SİZE ALINABİLİRLER.!