BiR GüN DöNMeLiSiN BaNa
Gözlerine bakmayacaktım.. Hayır, bakacaktım.. Son buluşmamızdı ve doya doya sevecektim seni sanki hiç sevmemişim gibi.. Ellerini tutmayacağımı söylüyordum ama biliyordum, tutacaktım.. İlk defa, hiç bırakmamacasına tutacaktım ellerini... Sana sarılacaktım, doya doya sana sarılacak, kokunu unutmamacasına içime çekecektim... Plan değildi.. Hayaldi...
Gitme
Kolay mı? Kolay mı hiçbir şey demeden çekip gitmek? Beni böyle bilmediğim sokaklarda tek başıma bırakmak? Bana bir kum tanesi kadar hakikat bırakmadın giderken... Şimdi ben içimdeki bu kederle, bu kırılmışlıkla nasıl çıkarım bu aşkın yangınından, bu gurbet yalnızlığından? Seni değil Tanrı'yı beklemeliyim ben. Sen kendi yıldızlı ve çiçekli bahçelerine dön.
Gitme Sevgilim
Beni bu sevdanın ortasında, deli yağmurların altında bir başıma bırakıp gittiğin zamanlar seni hiç durdurmadım... Yoluna çıkıp hiç, gitme, demedim sana... Beni bırakma, diye yalvarmadım... Her gidişinin ardından sessizliğe gömülüp, seni sonsuza kadar kaybettiğimi düşündüm hep... Bir gün geri gelebileceğine hiç inanmadım...
Kapı çalar
Sabahın erken saatlerinde. Açarsınız. Sütçünüzdür gelen. Sütçünün litreliğinden kabınıza dökülen beyazlıkta sabahın güzelliğine kavuşursunuz. Gözünüzde pırıl pırıl bir sabah kahvaltısı canlanır. İçinizden "Bugün kahvaltıyı bahçede yapalım" diye geçirirsiniz. Kapı çalar... Gelen postacıdır. Kucağında büyükçe bir paket. Uzattığı kağıda imza atarsınız.
Sana Geliyorum
sana geliyorum sadece, yıllardır içinde sakladıgım ve hayrkımak için biriktirdigim sevda sözlerimle geliyorum.. yada konuşmadan, tek bir söz söylemeden, suskunlugumla geliyorum, utangaçlıgımla, güçsüzlüğümle, hatalarımla geliyorum.. uyuyamadıgım bütün uykuları, üşüdüğüm kış sabahlarını, bunalanarak geçirdigim tüm akşamları, beni yatagımdan sıcratan kabusları toplayıp geliyorum.
ALFABEME SİMASINI YAZAN SEVGİLİ
Alfabemde öylece kalmıştı siması. Yazdıkça, ifadeleri sözcüklere çeviriliyordu. Çevirdikçe, kelimeler ile şiircilik oynuyordu. Her zaman o imge olurdu bense herhangi bir sözcük. Kendi sözlüğümde anlamını bilmediğim sözcüklerin hepsiydi. Türlü hislerimle tercüme etmeye çabalardım onu. Suskunluk olurdu. Sessizliklere çevirince terk ederdi beni. Yalnızlık olurdu.
Bana sen lazımsın
Hadi gel...aç gönül bahçemde, baharım ol...sensiz olmasın sabah, gecem ol...uçur beni yalnız sevdalara, kanadım ol...bir çift söz ol söyleyemediğim, seni seviyorum gibi... Güneş ol geceye kavuştur beni...hasretim ol vuslata götür beni...ayrılık gibi yak gönlümü...gelenim ol uzaklardan, beklediğim gibi, sevdiğim gibi...Özlediğim oldun, gözbebeklerime hapsettiğimdi yüzün...